18 Haziran 2014 Çarşamba

UNIBABY BEBEK BAKIMI

     Bi reklam vardı küçük sevimli bi çocuk 'benim annem hem doktor,hem aşçı,hem ayakkabı bağlayıcısı...' diye devam ediyordu.Annelik o anlatılan gibi oluyor cidden.Ben kendimi uzunca bir süre masöz sandım yaa:) Yakında bebek hemşiresi de olabilirim.Eee bebek bakımı ihmale gelmiyor.Ciltleri de o kadar hassas ki kullanılan ürünlerin çok dikkatli seçilmesi gerekiyor.

    Hamile kalınca başlıyosun zaten araştırmaya.Hangi şampuan? hangi pişik kremi? ıslak mendil mi yoksa ıslatılmış pamuk mu? vücudu için hangi krem? diye düşünürken allak bullak olmuş bir kafayla kalıyorsun:)
     Unibaby ile ilk olarak anne bebek fuarında tanıştım.O kadar alışılmış markalar vardı ki aklımda unibabyi yeni duymuştum ve itiraf ediyorum güvenip de şans vermedim.Şampuan,losyon,yağ olarak kullanacağım markayı belirlemiştim kendimce.Ama ıslak mendiller hiç istediğim gibi değildi.Doğumdan sonra bebikonun o narin poposunu silmek için pamuk ve kaynatılmış su kullandık ama baya zahmetli oluyor malesef.Islak mendil arayışımız unibaby nin ürünüyle karşılaşınca son buldu.Sadece su ve saf pamuktan üretilen mendil ne elimi yapış yapış yapıyordu ne de buram buram parfüm kokuyordu.Hatta o kadar sevdik ki kutu kutu zulaladık:) Promosyon olarak hazırlanan kutulu ıslak mendil köpük şampuan hediyeliydi bu şekilde onu da deneme şansımız oldu ve cidden çok sevdik.
      Mailime unibabyden basın daveti gelince kaçırmak istemedim açıkçası.Kullandığım ürünleri daha yakından tanıma fırsatı bulup,henüz kullanmaya başlamadığım ürünlerini inceleyebilecektim.Bebekle etkinliğe katılmak nasıl olur acaba diye düşünsem de gayet eğlenceli geçti bizim için.Unibaby ailesi o kadar misafirperverdi ki bebekleri de çok güzel oyalayıp annelerin rahatı için ellerinden geleni yaptılar.

      Eczacıbaşı Ataman Kozmetik'ten devraldıktan sonra ürün yelpazesini genişletmiş.Bebek yağından pişik kremine,ıslak mendilden şampuana kadar bebeğin ihtiyacı olabilecek herşey var.Hatta anneler için makyaj ve göz makyajı temizleme mendili de var.Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri Pazarlama Müdürü Nükhet Mertan ürünlerin içeriklerini anlattıktan sonra Çocuk Doktoru Murat Palabıyık da bebek bakımı hakkında bilgiler verdi.

      Şimdiye kadar ıslak mendil ve şampuanı kullandım ama diğer ürünlerini de en kısa zamanda deneyeceğim.Yenidoğan bakım ürünü arayışındaysanız unibaby ürünlerini denemenizi tavsiye ederim pişman olmayacaksınız:)


4 Haziran 2014 Çarşamba

SENİ YENDİM MASTİT!

     Hamilelik bitti ohh doğurdum rahatladım diyemiyor insan çünkü lohusalık da emzirme dönemi de bir o kadar zor olabiliyor.Sanırım bu dönemlerin en zoru benim için emzirme dönemi oldu.Şu ana kadar 5 kere artık süt ateşi midir,humma mıdır,mastit midir ne derseniz yaşamış ve artık bu konuda ne yapılması gerekeni tıkır tıkır sıralayabilecek birisi olarak yazıyorum bu yazıyı.
      Emzirme döneminde ilk 1 ay hiçbir sıkıntı yaşamadım.Bebikonun 15 günlük kontrolünden sonra gazlı bebek olması sebebiyle doktorumuz iki saatte bir emzirmem gerektiğini söyleyince psikopatça o iki saatin dolmasını bekledim hep.Hatta bazen acıktığı için ağlardı ve biz sırf gazı olmasın diye zamanı doldurmaya çalışırdık(ne büyük aptallık).Tabi bir süre sonra zaman iki saati de geçmeye başladı.Emdikten sonra 3-4 saat uyuduğu oluyordu.Uyandığı zaman da tek göğsü emmesi yetiyordu.Ben de göğüslerim dolgunsa süt var sanıp mutlu oldum ve hiç sağma girişiminde bulunmadım.Bir gün sabah uyandığımda eklem yerlerimin ağrıdığını hatta çok güçsüz olduğumu hissettim.Duşa girdim.Sonrasında inanılmaz bir şekilde üşümeye başladım.Duşta üşüttüm heralde dedim kalın kalın giyindim.Sonra göğsümdeki sertliği farkettim ve o an süt ateşi olduğumu anladım.Ateşlendim,halsizleştim, başımı yastıktan kaldıramadım.Sık sık emzirdim,sıcak su torbasıyla masaj yaptım,sağdım geçmedi.Zamanla göğüslerde kızarıklık da oluşmaya başlayınca acile gittik.Aslında gitme amacım antibiyotik kullanmam gerekir mi yoksa beklemeli miyim sorusuna cevap bulmaktı ama kan testi istediler.Teşhisi koymak gayet basitken,sonuçların çıkmasının 1 saati bulabilecek olması sebebiyle kan testi yaptırmaktan vazgeçtim.Doğum doktorumu arayıp ne yapabileceğimi sordum.Sıcak su ve havluyla kompres, sık sık emzirme,sağma,ılık duş, en son ihtimalde antibiyotik kullanmam gerektiğini söyledi.Tüm söylenenleri yaptım, 1 gün bekledim geçmeyince antibiyotik kullanmak zorunda kaldım.İlac kullanmaya başlar başlamaz etkisini gösterdiği için kısa süre sonra ağrı,sertlik geçti.Bitti bir daha olmaz sandım.10 gün sonra aynı şeyleri yaşayınca aslında bu durumun ilaç kullandım bitti gitti diyecek kadar basit bir şey olmadığını anladım.Evde yalnız olduğum için çok çok çoook zor geçti.Bebikoyu kucağıma alacak halim bile yoktu.Eşim işten izin alıp eve geldi de ben bir iki lokma bişeyler yiyip dinlendim.Yine tüm uğraşlar sonucu hiçbir değişiklik olmayınca antibiyotik kullandım.Artık iyice korkar oldum.Sık sık süt sağmaya başladım.Ben sağdıkça süt arttı,süt arttıkça ben sağdım.Hatta geceleri saat kurup kalkıp sağmaya başladım.Yine bir sabah diğer göğsümde sertlik hissettim bu sefer masaj ve emzirme sonrası geçti.Artık her hafta mutlaka aynı sorunu yaşar oldum.Sık sık sağma sonucu göğüs uçlarımda hassasiyet arttı,emzirme sürecim ağrılı oluyordu hep.Emzirirken acıdan ağladığımı biliyorum ya kimse yaşamasın çok kötü:( Aradan çok geçmeden bir daha yaşadım.Ateş ve halsizlik olmadan hemen kendimi doktora attım.İltihaplandığı için mi bu kadar sık yaşıyorum acaba sorusu vardı kafamda.Doktor bu durumun sebebinin tam olarak bilinmediğini, ya fazla sütün boşaltılamamasından ya da göğüs ucundan giren bakteriden kaynaklandığını söyledi.Bu bakteriler burun ve ağızda bulunan yararlı bakterilermiş.Göğüs ucu çatlağından içeriye sızabiliyormuş.Bu sefer kullandığım ilacı iki kutuya çıkardık.Bebiko 2,5 aylık olana kadar 4 kez süt ateşi yaşayıp 4 kutu antibiyotik kullandım.Artık emzirme benim için korku dolu bir süreçti.Tek gün için yatılı gittiğim yere bile süt sağma makinemi taşıyordum:)Dışarda uzun zaman geçirdiysem ya da bebiko uzun uyuduysa göğsüm hemen şişiyordu.Son yaşadığımı antibiyotiksiz atlatarak da büyük bir başarıya imza attım.Evet neredeyse 1 aydır hiç sorun yaşamıyorum.Aman tütütü tahtalara vuralım lütfeenn:) 
   *Mastit olduğunuz zaman bebeğinizi emzirebiliyorsunuz hatta antibiyotik kullanırken bile.Antibiyotik süte geçmesine rağmen ben ve bebeğim bir sorun yaşamadık.Tabiki doktor kontrolünde kullanmak gerek.
   *Süt ateşi sütün birikmesinden dolayı oluşan,mastit ise bu durumun iltihaplanmış halinin sebep olduğu durum.Göğüslerdeki kızarıklık mastitin en belirgin özelliği.
   *Halk arasında emziren annenin canının çektiği şeyi yiyememesinden dolayı göğsünün şiştiğine inanılıyor.Hatta habersizce annenin sırtına vurulup ekmek ve soğanı ağzına tıkıp 'umduğun bu olsun' denilince geçtiği söyleniyor.İtiraf ediyorum son yaşadığımda ablam yaptı:) Peynir ekmeği sırtıma vurup tıktı ağzıma:)Annem söylemiş o da yapmış,yaşadıklarımdan sıkıldıkları için:)Epey bi güldük hala aklımıza gelince gülüyoruz:)
   *Sıcak su ve havluyla kompres,göğsü sabunla ovalayarak ılık suyla yıkamak,ılık duş bunların hepsi süt kanallarını açmaya yarıyor.İlaçsız bir şekilde bu işin üstesinden gelmek istiyorsanız tek yapmanız gereken sabır sabır sabır:) Geçmesinin 3-4 günü bulduğu söylensede 2 günden sonra doktora gitmekte fayda var.
    * Bir arkadaşımın önerisiyle soğuk lahana yaprakları da sardım göğsüme.Duyduğum kadarıyla bazı deneyenlerde işe yaramış.Bende de bir kereye mahsus süt akışını hızlandırdı.Aslında soğuk olması sebebiyle şiş bölgenin şişliğini alıp acıyı azaltıyor.
    *İnternette okuduğum kadarıyla erken ve doğru tedavi uygulanmazsa cerrahi müdahale yapılıyormuş.Şırıngayla iltihap çekiliyormuş.Kimse yaşamasın o acıyı:(
    *Bebeği farklı pozisyonlarda emzirmenin de faydalı olacağını okudum.Alt çene kasları daha güçlü olduğundan alt çenelerinin geldiği bölgeyi daha iyi emiyorlar.Ben malesef bunu başaramadım hep aynı şekilde emzirmeye devam:)
     *Yine duyduğum kadarıyla göğse yer çekimi oluşturabilecek şekilde emzirmek de süt boşalmasını sağlıyormuş.
     *Sütyen kullanmamak ve dar sütyenler de süt kanallarına değişik baskılar uyguladığından  bu durumu tetikliyor.
     *Sadece emzirme döneminde yaşanan bir problem olduğunu sanmayın hamileler de aynı sorunu yaşayabiliyor.
     *Genellikle doğumdan hemen sonra ortaya çıkmakla birlikte 9 aylık bebeği olan insanlar da yaşayabiliyor.Mastitin zamanı yok yani:(
     Son olarak benden size tavsiye; ateşiniz yükselmeden, halsizlik ve ağrınız artmadan ağrı kesici ateş düşürücü ilaç içmeniz.Çünkü kendinizi iyi hissettiğinizde daha çok zaman ayırıp sürekli masaj, sıcak kompres yapmaya enerjiniz oluyor.Bu da iyileşmeyi hızlandırıyor.Doğum sonrası zaten hemen her doktor bebeğe zararı olmayan bir ilaç yazıyor.Evinizde mutlaka bulunsun derim.Bir diğer tavsiyem ise göğsünüzdeki sütü elinizle sağmaya çalışın.Ağrıdan dolayı çok zor olacak ama inanın daha etkili.Sakın pes etmeyin.Makine çok sık kullanıldığında göğüs uçlarını tahriş edebiliyor, bu şekilde hem o ihtimal de ortadan kalkıyor.
     Çok kısa sürede o kadar çok yaşadımki artık hemen antibiyotiğe sarılmıyorum.Pes etmeden iyi gelebilecek her şeyi yapıyorum.Bebeğimi zaman sınırı koymadan emziriyorum.Ayrıca unutmayın malesef hiçbir süt sağma makinesi bebeğiniz kadar vakum sağlamıyor:)
      

27 Mayıs 2014 Salı

İPEK'İN DOĞUM HİKAYESİ

    Doğum yaptım bitti ama pozitif doğum hikayeleri okumak bana hala çok keyif veriyor.İnstagramda takipleştiğimiz İpek Hanımın doğum hikayesi de bana çok keyif verdi.İsterseniz burdan  blogunu inceleyebilirsiniz.Efe ile birlikte uzun sağlıklı ömür diliyorum bu güzel aileye.
         Bu da bizim doğum hikayemiz; keep calm and push
Bu yazıyı doğum günü sabahımda yazıyorum.. Meğer ne zormuş o doğum günlerinin sabahı... Çok düşündüm bu yazı için, sonrasında tüm detayları uzun uzun yazmaya karar verdim. Hamile olduğum dönemde doğumu düşünürken aklıma o kadar gereksiz ayrıntılar takılıyordu ki, belki benim gibi hamileler vardır diye yazıyorum her detayı uzun uzunnn :))
Hamileliği ve normal doğumu hiç düşünmeyen ben, bir kez daha büyük konuşmamam gerektiğini anladım... Hiç ummadığım bir zamanda hamile kaldıktan sonra, bundan önceki dönemlerde hamile arkadaşlarıma yaptığım, 'nasıl ya ne normal doğumu siz çıldırdınız mı' yorumlarıma rağmen normal doğum yaptım. Beni normal doğum konusunda cesaretlendiren sebepleri ayrıca yazacağım. Özetle, tüm şartlar yolunda gidiyorsa eğer bi deneyin derim ben :)
Her hamile gibi bizde de 9 ayın gündem konularından birisi normal doğum mu sezeryan mı geyikleriydi. Ben öyle 7-8 saat sancı çekemem, direk sezeryana dönerim dediğimi hatırlıyorum defalarca...
Hamileliğim boyunca 16 kilo aldım, çalıştığım için her gün yürüyüş yapma vs. lüksümde olmadı açıkçası ( yapabilenleri takdir etmiyo değilim). Sadece belimin çok ağrıdığı veya vakit bulabildiğim dönemlerde eve aldığım hamile yogası dvdsi ile yoga yapabildim, tabi doktorumun onayıyla.
Hamileliğinin 37.haftasında doğum iznine ayrıldım ve sonrasında tüm itirazlara rağmen son güne kadar gezmeye devam ettim, tüm hamileliğimde olduğu gibi:) Evde oturup sancı beklemek çok da bana göre değildi açıkçası, sokaklarda sancım veya suyum gelirse diye bir korkum da yoktu. Ama bir şeye dikkat etmem gerektiğini atlamıştım:( Doğumdan bir kaç gün önce, Salı gecesi, Çarşamba günü ve gecesi ateşliydim, vücudum çok su kaybetti ve maalesef tüm direncim düştü :( Bugün iyiyim dediğim Perşembe günü sabahında ise bu günün "O gün" olduğunu bilmiyordum:)
Sabah kahvaltısı sonrasında farklı bişeyler olduğunu hissetmeye başladım. Acaba doğum sancılarını anlar mıyım dediğimde doktorum hiç şüphen olmasın demişti, haklıymış :) Öğlen 2 civarında sancıların hafif fakat sürekli olduğundan emin olduğumda doktorum Altuğ Semiz'i aradım ve durumu anlattım. 39+4 'te olduğumdan bu beklenen bi durumdu aslında. Gayet sakin şekilde duşumu alıp, çok da çaktırmadan eksik birşey var mı diye gözden geçirmeye başladım, evde annemle birliktelik, onun panik olmasını istemiyordum :)
Bundan sonrasında süreci gayet açık seçik anlatacağım okumak zorunda değilsiniz şimdiden belirteyim :)
Akşam üstü 5 civarında nişanım geldi, o muydu bu muydu derken nişanın da ne olduğunu anladım :) Doktorum ile konuştuktan sonra Eren'i işten çağırmaya karar verdim. Zaten son dönemde her telefonumu acil durum beklentisiyle açıyordu, kafasında eve gelen tüm alternatif yolları belirlemişti... Ve işte bu sefer gerçekten acil durum sinyali, doğum başlıyor, gelebilirsin :) Tabi yoldan kardeşimi de almayı unutma:) Şanslıymışız ki eşimin ablası o sabah Amerika'dan gelmişti ve beni görmek için bize geliyordu :) Sonuç olarak saat 18.00 civarında çekirdek kadro bizim evde toplandı. Sancılarım sıklaşmaya başlamıştı fakat mümkün olduğunca evde vakit geçirmek istiyordum, makyajımı yaptım, son gebe fotolarımızı çekindim. Artık yola çıkabiliriz dediğim saat işten çıkış trafiğinin maksimum olduğu saatti:) TEM trafiğinden kaçarak, ara yollardan Şişli Memorial'a ulaştığımızda sancılar esnasında koltukta dik oturamayacak duruma gelmiştim. ( Tabi ilerleyen saatlerde o sancının çok da bişey olmadığını fark ettim :))
Kontroller, NST bağlama süreçleri falan, başlarda keyfim yerindeydi aslında, ağrım olacağını kabul etmiştim ve ağrılarım dayanabileceğim seviyedeydi. Yakın arkadaşlar da yavaş yavaş gelmeye başlamıştı, sancı gelmeyen zamanlarda muhabbet iyiydi :)
image  image
Sancılar sıklaşmaya ve artmaya başladığında ( NST'de 70-78 civarı) gözüm diğer şeyleri görmemeye başladı. Annemin yanımda olmasını istemiyordum çünkü benim canım yandıkça onunkisinin daha çok yandığını yüzünden anlayabiliyordum. Alttan yapılan muayene sonrasında 2cm'lik açılma olduğunu öğrendik, en azından açılıyor diye sevindiğimi hatırlıyorum...Bu arada alttan muayenelerde benim canım bahsedildiği gibi öyle çok acımadı.
Doktorum bir toplantıda olduğu için henüz yanıma gelememişti ama sürekli mesajlaşıyorduk, ben hala bir kaç saat içerisinde doğururum diye düşünüyordum,hele ki yan odamda yatan ve 2. doğumunu yapan bayanın 3 saat içerisinde doğurduğunu öğrendikten sonra :) Ne bileyim ben, ben bi cahil gebe:)
Benimle ilgilenen ve doktoruma sürekli bilgi veren doktorum, ameliyata alınma ihtimalim olduğu için saat 9'dan sonra yemek ve su veremeyeceklerini belirtti, yemeğimi yedim ve suyumu içtim. Ama canı gönülden söylemeliyim ki bu doğum sürecinde beni en çok zorlayan şey susuzluktu... Demiştim yaaa birkaç gün önce ateşliydim diye, işte tam da bu yüzden susuzluk çok üzdü, yordu beni :(
image
Saatler ilerledikçe ağrılarım sıklaşmaya ve keyfimi kaçırmaya başlamıştı, önceki geceden o kadar uykusuz ve halsizdim ki bu moralimi de etkiledi, enerjim düştü:( Kendimi çok yorgun hissediyordum, ağrı her geldiğinde NST cihazındaki değerini merak ediyor ve sürekli en fazla kaça çıkacak bu değer diye soruyordum. Artık dayanamayacağım, çok uykusuz ve yorgunum dediğimde saat gece yarısı 2 olmuştu. Tam o sırada doktorum geldi, herşeyin yolunda gittiğini, bu şekilde devam ederse sabah 10 civarı doğumun gerçekleşebileceğini söyledi... Sabah 10 mu??? O kadar uzun mu diye düşündüm, çok güçsüzüm, uykusuzum, yorgunum dediğimi hatırlıyorum. Sonuç olarak epidural bağlanmasına karar verdik, böylece 1-2 saati ağrısız geçirip, biraz dinlenip uyuyabilecektim, işte o zaman her şey daha iyi olacaktı...
Küçük bi parantez açarak epidural takılırken hiç birşey hissetmediğimi, canımın hiç yanmadığını ve sonrasında da baş ağrısı çekmediğimi belirteyim.. Bu konuda da insanı korkutanlar, abartanlar olmuyo değil :)
image   image
Sanırım biraz şanssızdım ki edipural 2 saat değil 42 dakika ağrımı hafifletti, sonrasinda ağrılarım tekrar eski düzeyine geldi, hatta daha da arttı :) Tabi herkeste böyle olacak diye bi kural yok, hafifletme derecesi, ilacın etki etme yeri kişiden kişiye değişebilir. Ağrılarım çok arttığı için doktorumunda onayı ile epidurali bir doz daha alma kararı verdik, bu durum doğum sürecini biraz uzatıyordu ama en azından biraz da olsa gücümü toplayabiliyordum. Küçük bir not, epidurali takan anestezi uzmanları yeni doz için onay vermezse bile ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle konuyu doktorunuza taşıyın. Gece 3 ile 7 arası benim için zor geçti diyebilirim. Odamı boşaltmıştık, küçük bir odada yatıyordum ve +2 kişi bile bir karışıklığa sebep oluyordu. Bu sebeple benim belirlediğim şanslı (!) bir kişi yanımda kalıyor, kalan ekip de aşağıda bekliyordu. Işıkları kısıp odada oldukça sakin bir ortam yaratmıştık, mümkün olduğunca dinlenmeye ve sancılar ile panik olmamaya çalışıyordum.
image    image
Bu aşamada yine önemli bir noktaya değineceğim. Hamilelik ve doğum sürecim boyunca, bu konuda oldukça tecrübeli (yaklaşık 80 doğum gözlemlemiş) ve beni normal doğum konusunda oldukça destekleyen arkadaşım Zeynep. Doğumun başından sonuna yanımdaydı, yaşayacağım her süreci öncesinde ondan dinledim sonra tecrübe ettim, ben bittim dediğim anlarda gülen yüzüyle herşey şahane lay lay lommm Efe geliyor diye sevinç çığlıkları atıyordu. O süreçte hem beni, hem üzüntüden ve endişeden yorulan annemi, eşimi, kardeşimi kısacası herkesi rahatlatıp ortama pozitif enerji yaydı. Bu sebeple doğum koçu fikrine oldukça sıcak baktığımı belirtmeliyim.
Hava aydınlanmaya başladığında Ocak ayı olmasına rağmen yağmursuz açık bir gündü, veya bana öyle geldi:)) Artık bitiyor, çok az kaldı, sık dişini İpek dedim. Akabinde şansımıza istediğimiz odanın boşaldığını ve oraya geçebileceğimiz de öğrendim, keyfim iyice yerine geldi. Gariptir ama bir önceki gece NST'de 80-90'lara dayanamayan ben 140-150'lerde sancı çekiyordum, 172'yi gördüğümü biliyorum :)
image   image
Saat 8-9 civarı doktorum tekrar kontrole geldiğinde 8 cm'lik bir açılma olduğunu söyledi, süper artık doğum olacak diye düşünürken asıl olaya geçtik. Efe Bey'in kafası tam oturmadığı için yürümem, ayakta durmam gerekiyordu. Aksi takdirde doğumun sezeryana dönme ihtimali yüksekti. Doktorum suyumu patlattı ve hadi bakalım kalk ayağa dedi, bacaklarınızın arasında bir top olduğunu ve yürüdüğümüzü düşünün :) Epidural takıldığı için bacaklarım güçsüzleşmişti, yürüyebiliyorum fakat destek almam gerekiyordu. Tabi sancılar da tam gaz devam ediyordu :) Bu esnada saat bir güzel haber (!) daha aldım. Herşey yolunda giderse Efe Bey 14.00 civarı doğacaktı. Beklenen saat yine uzaklaşmıştı benden.
IMG_3494   image
Son düzlükteydik ve ben kendimi geceki kadar güçsüz hissetmiyordum, havanın aydınlanması, odanın değişmesi, arkadaşlarımın gelmesi vs. moralimi yükseltmişti. Bir süre otura, kalka yürümeye çalıştım, yani söz dinledim :) Açık söylemek gerekirse son 4 saat çok net değil beynimde. En son doktorum kontrole geldiğinde hadi bakalım gidiyoruz dedi, ben de biraz desteklersem bu iş olur :) Ve işte kilit kelime 'desteklemek' derken??!?! Gözlerim hemen Zeynep'i aradı ve gerekli açıklama geldi, o zaten doktorlar konuşmuştu bile :) Ufak bir vakum desteği gerekebilir, ama sakın korkma, bu kötü bişey değil. Açıkçası çok da umurumda değildi, artık o miniği istiyordum sağlıklı bir şekilde, öyle ya da böyle.
Hemşireler beni yataktan sedyeye alırken annem yok dedim, annemi çağırın, yoksa çok üzülür. Sabah kahvaltısı için annemi yeni ikna etmişlerdi oysa ki :) Annem de geldikten sonra, gülen yüzlerle birlikte çıktık yola, ameliyathaneye değil doğumhaneden gidiyorduk, sanırım oluyordu bu iş :)
image   image 
Doğumhaneye girerken fotoğrafçımız ve Eren kıyafetlerini giyip ilk işarette içeri girebilmek için hazırlanıyorlardı. Doğum aşamasında değil fakat Efe'nin çıkışıyla birlikte onlarda odaya gireceklerdi. Doğumhane ameliyathane gibi değil, sakin bir oda düşünün, kapısında sevdikleriniz bekliyor. İçeride sabah saatlerinden beri benimle ilgilenen 2 hemşire ve ben, doktoru bekliyoruz... Karşı duvarda, pencerenin yanında duran saate baktım 13.50, lütfen 14.00'da doğmuş olsun diye geçirdim içimden.
Suni sancı verilmesini istedi doktorum, daha kuvvetli ıkınabilmem için. Bu haber canımı sıkmadı değil :(( Vermeyin nolur ben ıkınırım, yetti dünden beri çektiğim sancı... Bu esnada bildiğim tüm teknikleri, nefesi vs. unutup hemşireye nasıl ıkınacağım hadi deneyelim, doktorum gelene kadar deneyelim diye bastırıyordum :)
Ve işte doktorum da geldi, hem sancıdan hem heyecandan nefesim kesildi... 3 kez, ardı ardına doğru düzgün nefes bile alamadan, ara vermeden, 3 uzun ıkınma... Veee kurbaanın çıktığı o anı hissetme, sonra sesini duyma... Eren gelsin, o da görsün... İyi mi, güzel mi?? Soruları ardı ardına sıralarken sabırsızlanıyordum, bir taraftan ağlıyor, gülüyor ve susmadan soru soruyordum :) Eren Efe'yi temizleyip sarmalarını izliyordu, diğer taraftan da göz ucuyla bana herşey yolunda bakışı atıyordu:) Ve beklenen o an, minik kurbaa kollarımda ve sütünü emmeye başladı bile, sanki yıllardır emiyormuş gibi, kollarımı, sesimi tanıyormuş gibi... Yüzümü tanıyormuş gibi bana bakıyor... O kadar minik ve o kadar güzel ki, gözümün ta içine bakıyor,hoşgeldin diyorum ona sonunda geldin, iyi ki geldin :)
image  image
image  image
Doğum saatine 14.01 yazalım diyor hemşire, dileğime göre 1 dakikalık bir gecikmeyle minik kurbaa aramızda :) Hoş geldin annesinin minik kurbaası. Tam 22 saatte geldin ama iyi ki geldin :)
image  image
image  image
image  image
image
Seni çok seviyorum annesinin kurbaası :)


Ipek evci

22 Mayıs 2014 Perşembe

ANNELİK TECRÜBESİ

     Doğum yapalı 105 gün olmuş ee haliyle az da olsa annelik tecrübemiz oluşmuş:) Bu süreçte neler baş tacım olmuş, hayat kurtarmış;neler aman be gereksizmiş durumuna düşmüş yazıyım dedim.

      Giyim

      Hamile kıyafeti olarak sadece bir tane kot pantolon almıştım, 37. haftaya kadar çalıştığım için de genelde geniş elbiseler, bandaj etekler hayatımı kurtardı.Günlük hayatta en çok tayt giydim ki en rahat hamile kıyafeti:) Doğumdan sonra bir süre daha bu kıyafetlerinizi giyiyorsunuz çünkü doğurur doğurmaz vücut eski haline dönmüyor yani en azından ben hala dönemedim:)
       Doğumdan sonra emziriyorsanız eğer emzirme sütyeninden ziyade emzirme atletini tavsiye ederim.Kışın doğum yaptığım için sütyenin üstüne bir de atlet giymek zorunda kaldım ki o da emzirme işlemini baya zorlaştırıyor.Sık sık kirlendiği için 3-4 adet olması iyi olur.
       Hastanede giymek için aldığım geceliği bir daha hiç  giymedim,giyer miyim bilmem:)Bence giyim konusunda en gereksiz olanlar hastanede giyilmesi için alınan süslü püslü gecelikler.Ama tabi hastanede fotoğraf çekimi olacaksa mecbur alınıyor.

       Bebek İçin

   -  Olmazsa olmaz dediğim şeylerin başında küçük mendiller geliyor.Ne kadar fazla olursa olsun kullanılıyor mutlaka.3 ayrı marka almıştım baby jem markasından hiç memnun kalmadım.Mendiller yıkanınca formunu koruyamadı yamuk yumuk oldular.
    - Ayaklı tulumları çok sevsem de malesef aldıklarımızı ancak birkaç kere giydirebildik.Bebikonun boyu uzun olduğundan mıdır yoksa tulumlarımız gerektiği kadar esnemediğinden midir bilmem ama birkaç saat giydikleri bile var içlerinde.Belki büyümelerinin biraz yavaşladığı dönemde daha kullanışlı olabilir. Bu arada 0-3 ay cicilere çok yatırım yapmamak gerekirmiş cidden.Çünkü bir anda kendimizi 3-6 ay cicilerinde bulduk biz:)
     - Alt açma ürünü olarak pek süslü pek cici şeyler var ama onu da hiç alt açma amaçlı kullanamadık.Çünkü bebikonun  altı açıldığında fıss diye çişini, pırrt diye kakasını yapma huyu olduğundan hep tek kullanımlık hazır paketli alt açma ürünlerini kullanıyoruz. Boyu uzun geldiği için ikiye bölüp kullanıyoruz,tek kullanımda kirlenmiyorsa tekrar tekrar kullanıyoruz zaten.O da olmazsa olmazımız:)
      -Ahh görüp de karşı koyamadığımız o cici ayakkabılar da hiç giyemediklerinden.İyi ki büyüklü küçüklü almışım en azından büyüklerini giyebilmesi için umudum var.Bebikonun öyle bir ayak şekli var ki hamileliğimde yediğim pasta, börek, hamur kızartmalarından mıdır nedir mayalı poaça gibi kabarık:) o yüzden ayakkabının içine sokamıyoruz o ayağı:)

    Emzirme Gereçleri

    - Lansinoh göğüs pompası iyi ki almışım dediğim ürünlerden.Başka markaları denemediğim için kıyaslama yapamıyorum fakat iki göğsü aynı anda sağması zamandan tasarruf sağlıyor kesinlikle. Doğumdan önce almak anlamsız bence.İlk etapta sütünüz gelmiyorsa zaten hastanelerde çok güçlü çekim gücü olan hastane tipi makineler var.Hemşireler o makinelerle size yardımcı oluyorlar.Süt sağma makinesinin doğum sonrasında ihtiyaç duyulduğu zaman alınması daha mantıklı.
   - Göğüs pedi de olmazsa olmazlarımdan.Özellikle dışarıdaysam ve bebeği emziriyorsam ister istemez diğer göğüs sızıntı yapabiliyor.Hatta bazen emzirme aralığı arttığı zaman bile aynı sorunu yaşıyorum.O yüzden en çok kullandığım ürünlerden.
   - Emzirme minderini bir ya da iki kere kullandım sanırım.Aldığım en gereksiz ürünlerin başında geliyor.İlk başlarda bebiko minderin üstüne yatırmak için çok küçük oluyor.Şu an ise minder o kadar hantal ve ağır geliyor ki bana...Al, tak bebeği kucakla emzir sonra bebeği kaldır minderi çıkart off yazarken bile yoruldum:) Artık bir umut bebiko yavaş yavaş oturmaya başlarsa dengeli oturması için yastık niyetine kullanırım belki.
   - En çok karıştırılan (biz alırken de eşimin yanlış aldığı) şeylerin başında göğüs koruyucular geliyor.Göğüs koruyucusu diye satılan ve göğüs ucu şeklinde olan aparat, aslında göğüs ucu çok küçük ya da kısa ve kalın olan annelerin emzirme işlemini kolay yapabilmesi için kullanılan bir ürün.Göğüs kalkanı diye satılan uzay mekiği kılıklı zımbırtı ise göğüs ucu yaralarında göğsün hava almasını sağlayan şey.Yine bu ikisini de doğumdan önce almak mantıksız.İhtiyaç dahilinde alınabilir. 

     Benim aklıma gelenler şimdilik bu kadar:)

     

     


21 Mayıs 2014 Çarşamba

EĞER ANNEYSEN...

     
İzlemeyi çook sevdiğim bi çizgi filmdi Cedric.Cedric ile Chen'in aşkına bayılırdım:) Cedric in karamsar cümlesi 'eğer 8 yaşındaysan ve aşıksan hayat gerçekten çok zor' benim şuan kendime uyarlamış halimle son günlerimin özeti:) 'Eğer anneysen ve bebeğine tek başına bakıyorsan ve  ve ve ......hayat gerçekten çok zor'
      Hayallerim vardı benim.Bebek arabasına koyacaktım bebeyi aheste aheste yürüyüp saçımı sağa sola savurarak(hangi kafayla açık saç hayali kurduysam) istediğim yerde mola verip kahvemi içecek,mağazaları gönlümce gezecektim.Emzirip, hoop diye gazını çıkarıp iki pışpışla uyutacaktım.Yine kendime vakit ayırıp yeri geldiğinde ayağımı uzatıp yatacaktım.Ağladığı zaman ne istediğini hemen anlayıp susturabilecektim.
         Vaayy be ne hayallerim vardı oysa.Dışarı çıkmak bile büyük bir efor gerektiriyor.Bebeği emzir(ki dışarda hemen acıkmasın) gazını çıkar,sonra ööğğ kussun, hemen üstünü değiştir,bu arada uykusu geldi diye başlasın mızırdanmaya.Uyutmaya çalışırsan geç kalırsın,uyutmadan çıkarsan yolda uyuyana kadar mızırdanmasına katlanırsın.Eline geçirdiğin ve hala içine sığdığın kıyafeti üstüne geçirip saçını da tepeden topladın mı hazırsın.Öyle güzel bi durum işte:)Tabi kafana göre her yere de gidemiyorsun,bebek bakım odası olsun diyosun.Yok illa park bahçe görsün temiz hava alsın diyosan;ıslak çimlerde emzirip, arabada altını değiştirmek zorunda kalıyosun:) Bu anakucağını da nasıl bir eğimle yaptılarsa bizim oğlanın kakası sırtına çıkıveriyor tam bir rezillik:)Bebik güneş görsün diye parka bahçeye götürüyorum, gözüne güneş geldiğinden açamıyor ağlıyor,rüzgarda nefesi kesiliyor bi de ona ağlıyor:)
        Bütün bu rezillikler gezip tozmayla alakalı değil evde de durum aynı:) Çişini yapmadığı yatak,koltuk,dolap!(babası altını değiştirirken nasıl bir hal aldılarsa artık çocuk ters açıyla çişini yapmış,bütün yüzü gözü ve arkasında bulunan dolabı çiş olmuş) kusmadığı kıyafetim kalmadı.Hatta geçen gün giydiğim ceketimden kusmuk lekesi çıkmamış sanırsın akşamı meyhanede bitirdi kafayı çekti içmekten kustu:) Kuş kadar midesinden o kadar şey nasıl çıkıyor anlamıyorum.
       Ahh yine de dert yandığım yok zira zorla yapmadık bebeyi:)Ama gazı, kusmuğu,zırıltısı bitse bundan sonra ek gıdasıydı,tuvalet eğitimiydi bangır bangır geliyo valla.Bitmiyor,bitmesin de:) Hepsine karşı gardımı aldım bekliyorum...

20 Mayıs 2014 Salı

11.05.2014

Beni anne, annemi anneanne yapan minnoş bu yazı senin için...
        Senin pek farkında olamadığın,boynuma sarılıp beni sevdiğini söyleyemediğin,belki de benim için hediye seçemediğin:) ama elimi tuttuğun,gülücükler saçtığın,yüzüme dikkatle baktığın,boynuma kafanı gömüp kokladığın,arkamdan baktığın,kucağımda sustuğun ilk anneler günüm.
       Seninle büyüyorum;bazen kendimde annemi görüyorum,bazen seninle küçülüp çocukluğuma dönüyorum.Kısa zamandır tanıdığım bu kalbi çok seviyorum,çook çook çook seviyorumm...

27 Mart 2014 Perşembe

3-4-5-6-7

     Bebiko 7 haftalık olmuş ben hala 2. haftada kalmışım.'Yazmaya zaman oluyo'  mu demiştim öncesinde:) silin o cümleyi zihninizden.Ya da karamsarlığı bırakıp olumlu düşünürsek belki zaman buluruz:)

3 haftalık(Ekin kuzusuyla birlikte)
4 haftalık 
      O kadar hızlı büyüyorsun ki hayret ediyorum.Eski fotoğraflarına bakınca hatırlamıyorum resmen o hallerini.Ne çok değiştin minik erkeğim.
5 haftalık
6 haftalık
7 haftalık suratsız Poyraz:)


Yeni yeni huyların, davranışlarınla bizi kendine hayran etmeye devam ediyorsun.Tam bir keyif adamısın ama.Uykun gelince kucak değil yatağı tercih ediyorsun,biberondan süt içip karnını doyursan da finali memede yapmak istiyorsun,müzik dinlemek hobilerin arasında ilk sırada:) Aaa bir de korkumu yenip seni yüzüstü yatırdım ve bayıldın.Şimdi uğraşsam da sırt üstü yatmayı sevmiyorsun.
En sevdiğin renk sarı ve turuncu.O kadar dikkatini çekiyor ki bazen sarılı turunculu yastık olasım geliyor:) Her sabah gülücüklerle uğurluyorsun babanı işe hatta arkasından uzun uzun bakıyorsun.Tabi bir de üstümüze çişini yapmana ek olarak kusman eklendi.Günde 3 kere üstümü değiştirdiğim oluyor.Parfüm kokusu da neymiş bebe kusmuğu varken:) Bu hallerinin uzun sürmemesini umut ediyorum:)
Söylemiş miydim bilmiyorum ama seni çok seviyoruz bebeğim:)